Ölümsüzlüğü yakalayan otomobillere her köşe başında rastlamıyoruz. Ancak Mercedes- Benz G Serisi bu şanslı azınlık otomobillerinden biri. 1979 yılından bu yana, motor, süspansiyon ve donanım gibi özellikleri dışında neredeyse hiç değişmeden üretilen arazi dinozorunun yeni nesli için ilk umut ışığı Los
Angeles'tan geldi. Alman markanın Los Angeles'taki tasarım yarışmasında gün yüzüne çıkarttığı Ener-GForce konsepti kelime oyunlu ismiyle geleceğin G Serisi olduğunu belli ederken, tasarımda da 1979 doğumlu ihtiyar delikanlının izleri modern tasarım hilelerin ardına saklanmış. Tamamen fantastik bir çalışma olan konseptin yakıt tercihi de bu algıyı destekliyor. Tavanında geri dönüştürülmüş su dolu tanklar taşıyan konseptte, su Hydro Tech dönüştürücüye girerek 2 hidrojen ve 1 oksijen molekülüne ayrışıyor ve hidrojenlerden elektrik enerjisi elde edilerek gerçek anlamda 0 emisyonla hareket sağlanıyor. Ortaya çıkan elektrik enerjisini depolayan bataryalar aracın altına yerleştirilirken, marşpiyellerdeki renkli göstergelerle şarj durumu da yansıtılıyor. Şimdilik gerçeklikten çok uzak duran bu teknolojinin dışında tavandaki çevre tarama sistemi Terra-Scan de arazi ve çevre şartlarını sürekli inceleyerek süspansiyon ayarlarını duruma adapte ederken her koşulda başarılı bir çekiş sağlanıyor. Ütopik teknolojiler bir yana dursun, Ener-G-Force konsepti Mercedes- Benz'in arazi efsanesi G Serisi'nin geleceğine ışık tutuyor. Üstelik bu gelecek 2025'ten çok daha yakın…