Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ford Otosan'ın üçüncü fabrikasının açılış töreninde 'yerli otomobil' çağrısını tekrarladı. Türk otomotiv sanayinin en büyüğü olan Koç'tan 'yerli otomobil' istedi. Gazetelerde Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç'un, Başbakan'ın çağrısına verdiği cevap yayımlandı. Bu yüzden ayrıntıya girmeyeceğim. Benim dikkatimi Ali Koç'un söyledikleri değil, söyleyemedikleri çekti. Koç, aradaki buzları erittikleri Başbakan Erdoğan'a açıkça "hayır" diyemezdi. Bu yüzden gazetecilerin 'yerli otomobil' sorularına üstü kapalı cevaplar verdi. Başbakanı karşısına almak istemedi. Koç, "Yüzde 100 Türk üretimi araç için herşeyi yaparız. Ama bunları yerine getiren bir araç üretiyoruz. Fiat ve Ford'la ortaklıklarımız var. Onları devre dışı bırakacak başka bir pozisyon alamayız, işin dışında bırakamayız" şeklinde konuştu. Aslında Koç, "Ortaklarımız Fiat ve Ford izin vermez. Türk malı otomobil için elimiz kolumuz bağlı" demek istedi. Bugün yerli otomobile en yakın firma Koç. Yüzde 100 yerli üretebilecek sermaye ve tecrübeye sahip. Başbakan, bu yüzden yerli otomobili Koç'tan istiyor. Yerli otomobil konusu bir an önce gündemden düşse, en çok Koç sevinecek.

Düne kadar Mercedes-Benz, işdünyasının tercih ettiği marka olarak bilinirdi. Konfor ve güvenlik arayan 'ağır oturaklı' işadamlarının makam otomobiliydi. Müşterilerin yaş ortalaması oldukça yüksekti. Ancak, son yıllarda bu durum değişmeye başladı. Marka, sportif tasarımlı yeni modellerle gençlerin de dikkatini çekmeyi başardı. Ayrıca, vergi avantajına sahip düşük motorlar sayesinde otomobillerin fiyatları daha ulaşılabilir hale geldi. Böylece daha önce Mercedes-Benz'in yanından bile geçemeyen tüketiciler, hayallerini süsleyen otomobillerin direksiyonuna oturma şansını yakaladılar. Mercedes-Benz Türk Otomobil Pazarlama ve Satış Müdürü Şükrü Bekdikhan'ın sözleri de beni doğruluyor. Özellikle A-Serisi ve CLA müşterilerinin yüzde 87'si ilk kez Mercedes-Benz markasıyla tanışmış. Üstelik bu müşteriler sadece premium segmentinden gelmemiş. A ve B-Serisi ile Mercedes-Benz dünyasına adım atan gençler, sanırım bir daha kolay kolay bir başka markaya geçiş yapamaz. Çünkü onları daha sonraki yıllarda markanın geniş ürün yelpazesi bekliyor.

Küresel kriz sonrasında yaşanan toparlanmaya rağmen, otomotivde kapasite kullanım oranları hala

düşük seyrediyor. Dünya ortalamasında kapasite kullanım oranı yüzde 35'ler, Avrupa'da ise 40-45 civarında. Türkiye ise kapasite kullanım oranıyla dünyayı solladı. Toplam üretim kapasitesi 1 milyon 683 bin adete çıkan Türk otomotiv sanayi adeta full kapasite çalışıyor. Kapasite kullanım oranı 70'lerin üzerinde. 2000'li yılların başında yüzde 29'larda gerçekleşen kapasite kullanım oranı, 2007'de yüzde 86'ya kadar çıktı. 2008'de yüzde 77 olan kapasite kullanım oranı, küresel krize bağlı olarak geriledi ve yüzde 57'ye düştü. 2010'da toparlanarak yüzde 72'ye, 2011'de yüzde 76'ya, 2012'de ise yüzde 71'e yükseldi. 2013'te ise yüzde 75'ler seviyesinde gerçekleşti.

Avrupa'da 'Yılın Otomobili' seçilen Peugeot 308, başarılı satış rakamlarına ulaştı. Bugüne kadar 80 bin adet sipariş alan 308'in nisan satışları 12 bin adet oldu. Mart ayında Cenevre Otomobil Fuarı'nda düzenlenen törenin ardından Peugeot 308'in 'Yılın Otomobili' ödülü kazanmasıyla ilgili dünyanın dört bir yanında haber yayınlandı. Bu haberlerin reklam eşdeğerinin yaklaşık 5.5 milyon euro olduğu söyleniyor. İnanılmaz bir rakam.