otohaber_logo
Test Merkezi
Motosiklet · Honda Africa Twin
AfricaTwin piyasaya çıktığı 1986 yılında Paris-Dakar'ı kazandı. Üstüne bunu üç kere daha tekrarladı. Ama bu yeni versiyonu piyasaya çıktığında oluşan merak yanında o sükse bile az kalırdı.
Motosiklet · Honda Africa Twin

Yıl 1986... Honda yeni modeli NXR750 ile efsane yarış "Paris- Dakar" ile sahneye çıkıyor. Sadece görünmekle kalmayıp yarışı kazanıyor. Ardından efsaneleşme sürecini başlıyor. 1987, 1988 ve 1989 yıllarında da kategorisini kazanarak motosiklet dünyasına damga vuruyor. Africa Twin adını sonradan alsa da yazılan bu tarih Africa Twin adıyla anılıyor.

Eski modeli hiç kullanma fırsatım olmadı. Ama bu durum yazının devamını etkilemeyecek. Çünkü bizim konumuz yeni Africa Twin...

Motosikleti almadan önce oldukça hevesliydim, ilk defa kullanacağım malum. Binip yola çıktıktan sonra biraz hayal kırıklığına çalan bir şaşkınlık içine düştüm. Nedeni şuydu; bir türlü rahat oturamıyorum. Sele ile aramızda bir uyumsuzluk var ama neden? Dur bakalım anlayacağız... Her türlü motorlu taşıtla iletişiminizde biraz zaman vermelisiniz, her ikinize de...

Biz görüntüden başlayalım en iyisi, ilk söz şu olmalı: "çok yakışıklı". Zaten bu sınıfta BMW'ye kafa tutmak istiyorsan yakışıklı olmak zorundasın. Gerçekten de öyle atletik, yırtıcı hatta saldırgan bir tasarım. Ama en çok atletik. İri ama iri güreşçileri değil de daha düşük kilo, cıva gibi güreşçileri andırıyor. Pek fazla grenaj, plastik yok üzerinde. Zaten sadelikten ödün vermeden bu şıklığı yakalamak beceri... Eski halinden izler taşıyor doğal olarak. Sanırım eskiyi kıvamında andırarak yeni olmayı Fiat 500'le birlikte çok iyi beceren bir eserle karşı karşıyayız. Yalnız ben hala rahat değilim sele üzerinde!

Kullandığım siyah renk alternatiflerin arasında en kötüsü sanırım. Makinayı hiç göstermiyor. Zaten hiçbir Honda kataloğunda bu rengin kullanılmamasından bunu anlayabiliriz. Motor bloğunun bronz ve gri renkleri çok iyi bir kontrast oluşturarak görsel açıdan Africa'ya estetik katmış.

Profilinden baktığınızda motorun yüksekliğini binmeden bile anlayabilirsiniz. Yerden 25 cm yüksekliğe sahip. Normalde 87 cm, alçağı 85 cm olmak üzere iki sele yüksekliği var. İsterseniz 90'lık yüksek sele de alabiliyorsunuz. Bana verilen motor 90 cm'lik miydi acaba? Merak ediyorum, sonradan jeton düştü ölçemedim ama motor çok yüksekti. Bu arada 1.90 boyum var arz ederim; ona rağmen. Yükseklik demişken motorun zor yollarda bu avantajını kullanacağını sokaktaki çocuk bile bilir. Ancak şehir içinde de avantajları çok. Yüksek kaldırımlara yanaş, otomobil aynalarından kolay kurtar (hafif ticari aynaları devreye giriyor bu sefer), kaldırımlara pat küt in çık gibi. Ama sürüş sırasında kimilerinin canını sıkabilir, döneceğiz buraya.

Tasarım diyorduk; gösterge grubunu çok sevdim. Herşey derli toplu ve şık. Tabii kolay okunur. Aynalar son derece kullanışlı, ayarımı bulmam kısa sürdü ve arkamızı kollamakta hiç zorlanmadım. Ön cam standart halinde biraz tartışılır, idare ediyor fakat daha iyisi olabilir. O da zaten aksesuvar listesinde.

Süspansiyonu arazide deneme şansım olmadı, şehirde yumuşak değil sertliğini hissettiriyor. Lakin bu motoru alacak adamı rahatsız etmez. Bu arada sertlik seviyesi sürüş konforuna gölge getirmiyor. Frenler hiç tartışacak bir açık vermiyor. Bir düğmeyle sadece arka tekerlekte iptal edebildiğiniz ABS, tam zamanında ve kıvamında devreye giriyor; 10 puan... Süspansiyon-fren ilişkisinde şunu söyleyebiliriz: sert frenlerde kafayı birçoğu gibi Bay Africa da daldırıyor. Fakat süspansiyon geri açıldığında şaside ve gidonda dengesiz bir korkutucu hareket görmiyorsunuz. Gidon uzun kollular için süper. Yavaş dönüşlerde hatta sürüşlerde uzun kol stroğuyla çok dengeli bir motosikletle karşılaşıyorsunuz. Yükseklik dedik ya; boy da uzun olunca at biner gibi hissettim kendimi. Birkaç gün garip hissettim hatta. Alışmam zaman aldı. Hoşuma da gitti sonra; ancak virajda bu duruma alışamazsanız kötü. Özellikle orta hızlı virajlarda yatarken tedirgin olabilirsiniz.

Sürüş sırasında Africa çok rafine ve basit. 232 kg'lik ağırlığını hissetmeden akıcı bir şekilde sürebiliyorsun. 1000 cc bir makina gibi değil de 650'lik blok var sanki. Titreşim vs hak getire. Ancak sele benim için hayal kırıklığı. Çok sert, ince ve kolay oturulur ama konfor problemi var.

Son olarak yeni 1000cc'lik motordan bahsedelim. Africa Twin gayet iyi yürüyen bir makina. Performans açısından canınızı sıkmaz. 95 HP ve 98 Nm'lik veriler motorun hop diye 170-180 km/s'lere çıkmasını sağlıyor. 5000 devirlerde şahlanmaya başlıyor, çok lineer bir şekilde 7000'lere kadar bu şahlanma devam ediyor. Peki, alt devirler? Fena değil ama üst vites ve orta hızda. Yani yavaşken 1500-1700'lerde gaz kolunda verimsizlik hissediliyor. Burada şanzımanın oranlarının da payı var. 1 ve 2. vites düşük deviri sevmiyor. Genel olarak motosiklet atmosferik bir ruhla, devirli olunca daha hazır halde ve dinamik oluyor. Bu şartlarda da biraz gürültülü bir sürüş yaşıyorsunuz. Ama Africa Twin ses konusunda başarılı bir tınıya sahip. Ortalama 6.0 lt yakıt tüketimine ulaştım ama bunun 5.4 gibi bir seviyeye ineceğini düşünüyorum. Sonuç olarak fiyat performans olarak süper bir alet; hiç düşünmem gazlarım...

Yazı: Koray Muratoğlu Fotoğraflar: Ersan Sezer

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.