Huzur Sığınakları

Pirelli Winter Sottozero Serie II ve Peugeot 3008 ile başlayan ve oldukça keyifli geçen yolculuğumuzda son haftadayız. Bu hafta önce Abant’a geçiyoruz. İstanbul-Abant arası 280 km ve yol yaklaşık 3 saat sürüyor. Abant’a gitmenin en hızlı yolu ücretli otoyol. Bolu Tüneli’nden hemen sonra Abant sapağından giriliyor. 22 kilometrelik yolun sonunda Abant Gölü Milli Parkı’nın girişine geliyorsunuz.

Huzur Sığınakları

Abant, yılın dört mevsimi boyunca, dinlenmek için kaçacak bir yer arayanlara huzurlu bir sığınak sunuyor. Kış aylarında bembeyaz kar örtüsü altında donmuş göl etrafında manzaranın tadına doyum olmuyor. Abant’ın her yanı ormanlarla kaplı. Hoş kokularıyla çam, köknar, kayın ağaçlarının içerisinde yürüyüş yapmanın keyfi bir başka. Yaklaşık iki saatlik bir yürüyüşle 7 kilometre olan gölün çevresini rahatlıkla turlayabilirsiniz. Bu mesafeyi yürümeyi göze alamayanlar ise gölün çevresini bisikletle turlayabilir, kiralık atlarla dolaşabilir veya faytonlarla gezebilirler.

Huzur Sığınakları

Bir yanda göl, diğer yanda orman, kuş sesleri içinde manzaranın tadını çıkara çıkara turladıktan sonra Abant Palace Oteli’nin hemen yanındaki Mudurnu tabelasından sonra yukarı çıkarsanız eğer, kısa bir süre sonra nefis bir manzara ile daha karşılaşırsınız. Buradaki Abant Gölü’nün manzarası sizi büyüleyecektir. Manzaranın keyfini sürdükten sonra 15 km daha devam edip Mudurnu’ya geçiyoruz.

Huzur Sığınakları

Mudurnu deyince çoğumuzun aklına ilk önce tavukçuluk gelir herhalde. Oysa Mudurnu, tarihi evleri, konakları ve gölleriyle Bolu’nun en renkli ve yeşili bol ilçelerinden biri. Bu zamana kadar biraz da komşuları Abant ve Göynük’ün gölgesinde kaldığı için onlar kadar rağbet görmemiş. Kentsel sit alanı ilan edilen ilçeye adımınızı attığınız anda gerçekten görülmeye değer bir yer olduğunu hemen farkedeceksiniz. Gerek Selçuklular, gerekse Osmanlıların ilk yurtlarından olan Mudurnu, ahşap evleriyle size göz kırpar. İki dağın arasına kurulu şehir merkezindeki iki katlı ahşap evlerin ve tarihi konakların yarattığı atmosfer gerçekten görülmeye değer.

Huzur Sığınakları

İlçe merkezinde tarihi konakların dışında Mudurnu Saat Kulesi, Yıldırım Beyazıt Camii ve Hamamı ile Kanuni Sultan Süleyman Camii görülmeye değer yapılar arasında yer alıyor. Mudurnu’nun mutfak kültürü oldukça zengin. Mudurnu’ya gelmişken yöresel yemekleri tatmadan dönmedik. Bütün konaklarda yöresel yemekler bulabilirsiniz fakat özellikle Mudurnu girişte bulunan Yarışkaşı Konağı bu konuda oldukça marifetli. Tarhana çorbası, ev şehriyesi, oğmaç çorbası, kaş kebabı, tavuk güveç, balkabaklı gözleme, baklava, tepme helva gibi geleneksel yiyeceklerin tadını burada çok beğeneceksiniz.

Huzur Sığınakları

Mudurnu’dan sonraki durağımız sıkı kayakçıların yeri Kartalkaya. Bolu’nun efsanelere konu olmuş Köroğlu Dağları’nda yer alan Kartalkaya, Türkiye’nin en gözde kış merkezlerinden biri.

Huzur Sığınakları

Kartalkaya, adını yolu izi olmayan bir dağ başı olmasından dolayı sadece kartalların barınabilmesinden alıyormuş. Bolu’yu geçtikten 10 km sonra Kartalkaya sapağından yukarıya çıkmaya başladığınızda Köroğlu Dağları’nın bakir ve muhteşem doğasıyla karşı karşıyasınız demektir. Kayak merkezine endekslenip yolda göreceğiniz güzellikleri sakın göz ardı etmeyin.

Huzur Sığınakları

Kartalkaya yolu, oldukça dik ve virajlı. Lastiğimize ve aracımıza güvenerek tırmanmaya başlıyoruz. Bu zamana kadar bizi hiç yarı yolda bırakmayan bu ikili burada da yüzümüzü güldürüyor.

Huzur Sığınakları

Sapağın yaklaşık 18 km ilerisinde kümeleşerek geniş bir alana serpilmiş ahşap yayla evleri karşılayacaktır önce. Burası Sarıalan Yaylası. Sol tarafta göreceğiniz muhtemelen donmuş olan göl de Saraycık Gölü. Sarıalan Yaylası yaz ve kış şehrin kalabalığından kaçabileceğiniz, temiz havası ve eşsiz doğası ile muhteşem bir yer. Uçsuz bucaksız bir beyazlıkta, yalnızca ayak ve nefes seslerinizi dinleyerek saatler boyu keyifle yürüyebilirsiniz burada.

Huzur Sığınakları

Kartalkaya, kayakçıların eğlenceden çok gerçek bir kayak merkezi diye tanımladıkları bir yer. Rakibi Uludağ’da gece hayatı ön plandayken burada doğa başrolde. 2.000 metre civarın yüksekliğindeki dağlarda muhteşem bir manzara var. Yazı-Fotoğraf: Mahmut Ali Özyön