otohaber_logo
MULTIMEDYA
Son İmparator
Son İmparator
1 / 8

Son İmparator

Son İmparator

Ve o gün geldi çattı: Land Rover Defender’da son bir gezinti. Ocak 2016’da İngiltere’deki fabrikada son örnekler üretildi. Bugün fabrikaya sessizlik hakim. Zira üretim bantları söküldü. Hayır, macera burada bitmiyor. 2018’de yeni neslin gelmesi bekleniyor ve fabrika da bu arada modernize edilecek. 2018 yılı geldiğinde karşımıza çıkacak olan yeni Land Rover Defender da en az atası kadar sıkı bir arazi aracı olacaktır. Ancak şu da bir gerçek ki, yeni asla eskisi başka bir deyişle gerçeği gibi olmayacak. Bugün birarada olduğumuz Defender’la birlikte 20’nci yüzyılın şahitlerinden biri daha tarihe karışıyor.

2 / 8

Son İmparator

Son İmparator

1948 yılında ilk Land Rover “icat” edildiğinde bir dünya savaşından yeni çıkılmıştı. Dünya henüz modernleşmemişti ve yollarının büyük kısmında asfalt yoktu. Daha sonra umutlu 50’ler, vahşi 60’lar, hızlı 70’ler ve idealist 80’ler geldi. Çağ ve gerekleri sürekli bir değişim içinde olsa da, Land Rover Defender hep sahnenin bir yerinde oldu. Kimi zaman askeri bir araç, kimi zaman bir tarım makinesi, kimi zaman bir kaşif, kimi zaman bir maceracı ve kimi zaman da bir tarz kahramanı olmayı başardı. Ancak bugün 68 yıllık, bir otomobil için adeta sonsuz, bir dönemin sonuna geldik.

3 / 8

Son İmparator

Son İmparator

Defender’ın bu sessiz vedası belki de güvendiğimiz tüm koordinatların artık değiştiğini hatırlattığı için can acıtıcı. Bugün özgürlüğün yerini politik doğrular almış durumda. Muziplik yerini kibire, anı yaşama tutkusu büyüme açlığına teslim olmuş. Bugünün dünyası için Land Rover Defender sanki bulunduğu zamana ait olmayan bir öğe. Fazla çamurlu, fazla sert, fazla küçük, fazla konforsuz, fazla hantal ve fazla harbi. Aslına bakarsanız Defender, sırtındaki yıllarla birlikte zamanın ruhuna bir şekilde adapte olmayı başarmıştı. Ve bu şekilde birkaç yıl daha yaşayabilirdi. Kim bilir, belki de emekliliği kendi istemiş olabilir: “Bugünün otonom sürüş ve çevrimiçi bağlantı meraklılarının bana ihtiyacı yok, Hoşça kalın!” Bazen gitmeyi bilmek de bir erdem ve yürek meselesidir.

4 / 8

Son İmparator

Son İmparator

Bu harbi ihtiyar delikanlıyla işte bu yüzden geçmişe doğru bir gezintiye çıkıyoruz: Dikiz aynasında yetmiş yılı görebildiğimiz bir otomobil yolculuğu... Elvedayı eski güzel günlerde olduğu gibi mertçe, SMS yerine gaz pedalıyla yapıyoruz.

5 / 8

Son İmparator

Son İmparator

Bugün kendimizi çamur yerine nostaljiye bulamak istediğimiz için Defender 90 Heritage ile eski Hohenzollern bölgesine gidiyoruz. Son Alman imparatorunun memleketi bizi 100 kilometrelik bir rota boyunca bir monarşist haline getiriyor. Hohenzoller Kalesi korunmuş geleneklerini gururla sergilerken vadideki göller ve Kara Orman’ın yoğun yeşilinin arasındaki Defender kartpostalı tamamlıyor.

6 / 8

Son İmparator

Son İmparator

Yola çıkmadan önce kısa bir bilgilendirme: Heritage isimli özel serinin teknolojisi son dönem Defender’ından farklı değil sadece nüanslar bulunuyor. Sürücü hala bir omuzu kapıda oturuyor; arazide etrafı gözlemlemek için harika bir pozisyon. Emeklilik dönemi gelince Defender’a opsiyonel de olsa bir klima ve Japon işi harici bir CD-çalar radyo da eklenmiş. Otomobildeki dört adet teneke sesli hoparlör kalın lastiklerin ve rüzgarın gürültüsünü bastırmaya çalışıyor. Son Defender nispeten modern detaylara sahip desek de sonuçta bir Defender’dan bahsediyoruz: Direksiyon simidinde bir havayastığının yerini hala kalın bir göbek tutuyor.

7 / 8

Son İmparator

Son İmparator

Heritage serisi Defender gözden kaçmayan detaylarla atasına göndermelerde bulunuyor. Örneğin ilk Defender’ın kodu HUE 166 nakış olarak koltuklarda ve plaket olarak da çamurluklarda bulunurken, bej koltuk döşemeleri HUE’nin bez gerilmiş koltuklarını taklit ediyor ve çağla yeşili kaplamanın bulunduğu kokpitse şasinin bir parçası izlenimi vermek istiyor. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi. Bu tür imitasyonları espirili ve keyifl i bir biçimde kabullenmek en iyisi. Zira Defender süslü bir retro oyuncak değil: Kontak anahtarı çevrilince oluşan atmosfer 2,2 lt’lik dizelin titreşimli ve vuruntulu cehennemini yaşatıyor. Kaya sertliğindeki debriyajla başa çıktıktan sonra Defender kendini ileri atıyor. Hayır bunun nedeni yüksek performans değil. Modern bir otomobil kullanmıyoruz. Bahsettiğimiz şey İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda hizmet aracı olarak tasarlanan bir arazi aracı. Bir daha söyleyelim: Bu bir SUV değil, bir arazi aracı, hem de en harbisinden. 70 yıl sonrasında da ilk Land Rover’ın izleri hala bir şekilde bu Defender’da kendini göstermeyi başarıyor. Land Rover gürültülü, sarsıntılı, koltuklar her yerinize kramp girmesine neden oluyor, direksiyon ağır sıklet bir boksörün hantallığını bir ihtiyarın hissizliğiyle büyük bir “başarıyla” birleştiriyor.

8 / 8

Son İmparator

Son İmparator

Virajlar Land Rover Defender’ın hükmedemediği nadir topraklar arasında yer alırken, frenler yok hükmünde ve otomobilin sürüş karakteri eklemleri olmayan bir kangurunun zıplamasını hatırlatıyor. Peki tüm bunlar bir araya gelince ortaya ne çıkıyor: Çok yüksek bir keyif! Defender onunla geçirdiğin her kilometrede otomobilin tarihini yaşatarak sana öğretiyor. Hız ve özgürlüğün ne olduğunu birinci elden anlıyorsun. Zirve yolculuğumuzda doğanın korunaklı patikalarından birini tırmandıktan sonra nihayet Hohenzollern Kalesi’ndeyiz. Eski yapı hala formunda. Etraft aki her şey görsel bir şölen. Ancak Defender birden huzursuz oluyor. Anlaşılan kendisini zamanın durduğu ve eskinin baskın olduğu bu ortamda iyi hissetmiyor. Aslında haklı. Zira bu Defender’ın bir antika süs objesi olmasına daha çok zaman var. Son modeller peynir ekmek gibi satıldı. Ve koleksiyonerler kadar aktif kullanıcılar tarafından da tercih edildiler. Kısacası son Defender’ın emekliliği daha gelmedi...

Yazı: Johannes Riegsinger-Eray Özgür

Diğer Haberler