Sayın Alpaslan Bey,

Bu soruya aranacak cevap; araç, şanzıman, motor verimi, yakıt ekonomisi için güç iletim kumanda stratejisi, sürüş çevrimi, rüzgar hızı, çevre ve lastik sıcaklıkları gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak yapılan testlerde oluşan genel kanaat klimanın ekonomik bir yöntem olduğudur. Ancak uzun süre güneş altında park etmiş araçlarda, camlar açık olarak 2-3 dakika seyahat etmek aracın içindeki sıcak havanın dışarı çıkmasını sağlar. Doğal olarak bu durum ekonomiklik getirir. Ayrıca aşırı dur-kalk trafiğinde ve düşük hızlı sürüşlerde pencerenin/pencerelerin açılarak araç içinin havalandırılması klimaya göre daha ekonomik bir yöntemdir. Ancak bu tür trafik ortamında pencerenin açılması dış egzoz yoğunluğunun içeri alınmasını da beraberinde getirebilir. Fazla egzoz yoğunluğu olabilecek dur-kalk trafik ortamlarında pencerenin açılması yerine klimanın dahili sirkülasyonda çalıştırılması da sağlanabilir. Ancak dahili sirkülasyonun uzun süre kullanılması, araç içindeki havanın nemlenmesine ve camların buğulanmasına yol açabilir. Yüksek hızlı sürüşlerde genel olarak pencerenin açılması yerine klimanın çalıştırılması daha iyi yakıt ekonomisi sağlar. Aynı şekilde sürgülü tavan (sunroof) gibi havalandırma sistemlerinin kullanılması hem pencere hem de klimaya göre daha yüksek tüketime sebep olur. Sürgülü tavan kapağı açık olduğunda, alışılagelmiş diğer rüzgar seslerinin yanı sıra aracın içerisinde rezonans sesleri oluşabilir. Bu sesler düşük basınç farklılıkları nedeniyle oluşabilir. Bu sesleri azaltmak veya gidermek için sürgülü tavan kapağının konumunu değiştirin ya da yan camlardan birini hafifçe açın. SAE (Otomotiv Mühendisleri Birliği) ve GM'in ortaklaşa yaptığı testlerde pencereler açık olarak araç kullanılmasının yakıt tüketimi üzerinde önemli bir etkisi olabileceği saptanmıştır. Tüketimin miktarını değiştiren unsurlar olarak rüzgar hızının ve aracın hareket yönünün etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca daha düşük aerodinamik direnç katsayısına sahip araçlarda daha büyük bir tüketim artışının (Yüzde 20 Sedan, yüzde 8 SUV) gerçekleştiği de tespit edilen diğer bulgudur.