otohaber_logo
Haberler
Boş Tribünler Halkın Suçu Değil
İşadamı kimliğinin yanı sıra, sıkı bir motorsporları tutkunu olan Cenk Ceyişakar ile cadde yarışlarını, Vizio GT3 Challange’ı ve İstanbul Park’ın durumunu konuştuk. Ceyişakar, İstanbul Park’taki organizasyon eksikliğine ve organizatörlerin tutumlarına ol
Boş Tribünler Halkın Suçu Değil

Öncelikle, motorsporlarına ilginiz nasıl başladı?

Cenk Ceyişakar: Çocukluğumdan beri otomobillere tutkum var. Bu hiç geçmedi. Hayat şartlarından fırsat bulduğum ilk anda da TOSFED'e gidip lisans aldım ve yarışmaya başladım.

Önce caddede yarışmaya başlamışsınız. Şu bildiğimiz meşhur Bağdat Caddesi mi?

Ceyişakar: Bizim gençliğimizde, yani 25 yıl önce en uygun yer Yeşilköy Sahili ve Bağdat Caddesi'ydi. Dolayısıyla buralar, hızlı otomobil kullananların yeriydi. Otomobilinizi hızlı kullanırken, kimi geçtiğinizi de bilmek istiyorsunuz. Biz de bundan ötürü arkadaşlar arasında yarışmaya başladık.

Peki, caddede hangi araçlarla yarıştınız?

Ceyişakar: Biz Murat 131 ile başladık. 131'in versiyonlarını bitirdikten sonra, BMW'ye geçtik. Peugeot ile de devam ettik.

Caddeden pistlere geçmenizdeki sebep nedir?

Ceyişakar: O zamanlar caddede bu işleri yapmayı bir beceri gibi algılıyorduk. Bir müddet sonra başka bir şeyi fark ettik. Yarışıyorduk, ama kazandığımız bir şey yoktu. Kimi geçtiğimizi bilmiyorduk ve sonuç da yoktu. Lisanslı yarışmak ise böyle değil. Ortada rakip var. Onun ismi belli, sizin isminiz belli. Ortada zaman ve kariyer de var. Üstelik hepsi kayda geçiyor. Bu 48 2 Cenk Ceyişakar konuda iyi yaptığımı düşünüyorum.

Porsche Cup'ta yarışmayı neden seçtiniz?

Ceyişakar: Aslına bakarsanız bu araçlar, belki de spor otomobilin en üst seviyesi. Araçlar fabrikasyon yarış otomobili olarak çıkıyor ve kullanması da kolay değil. Ben de onca yarışın ardından Porsche ile yarışmak ve kendimi denemek istedim. Daha zor bir ortamda neler olacağını görmek istedim. Mahcup da olmadım.

Sizce Porsche Cup'ı diğer yarışlardan ayıran nedir?

Ceyişakar: Eğer tek marka kupası yapıyorsanız, araçların hepsi eşittir. En güzel yanı da budur, çünkü bütün iş pilottadır. Bu Porscheler'den birinci de çıkıyor, sonuncu da… Baktığınızda tek fark pilot. Diğer yandan pist öyle bir disiplin ki, nefes almak için vakit kaybettiğiniz ya da gözünüzü kırpmakla oyalandığınız anda sağınızdan ve solunuzdan otomobiller geçiyor. Rallide ise süreye karşı yarışıyorsunuz. Dolayısıyla farklı bir rekabet. Tadını alana da cazip geliyor.

Motorsporlarına ülkemizde pek ilgi duyulmuyor. Sizin bir pilot olarak bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Ceyişakar: Bu işin sporcusu olarak en çok acıyı biz çekiyoruz. Sorunuzun cevabı aslında çok uzun, ancak özetlemeye çalışacağım. Formula 1'i ya da Dünya Ralli Şampiyonası'nı Türkiye'ye getirmek, yedek parçası ülkemizde olmayan bir otomobili ithal etmeye benzer. Örnek budur!

Yerli pilotumuz olmadığı için, ilginin de olmadığını mı ima ediyorsunuz?

Ceyişakar: Pilottan daha önemli olan, doğru dürüst bir organizatörün olmadığını söylüyorum. Çok açık konuşacağım. Şu boş tribünlere ikimiz de bakıyoruz ve dolmasını bekliyoruz (O anda ve tüm gün, pist alanındaki seyirci sayısı, iki elin parmakları kadardı). Burada program sabah başlıyor ve akşam altıya kadar sürüyor. Adam buraya gelip, sabahtan akşama kadar orada oturacak. Sen adama ceza mı veriyorsun? Böyle bir şey olur mu? Bu adam buraya gelmektense, sahile gider, mangal yapar. Gününü daha dolu geçirir, en azından bir şeyler yaptığını anlar. Dolayısıyla yarış kültürünü geliştirene kadar, buraya insanları çekmek için çeşitli etkinlikler yapmalı. Gelenleri de bu etkinliklere dahil etmeli. İkincisi; insana insan gibi davranmak diye bir zorunluluk var. Bir şeyi organize etmekle ayrıcalık kazanmazsınız. Siz buraya gelen insanlara ''Yok, oraya park edemezsin! Yok, buradan geçemezsin!'' gibi, bir şeyleri ite kaka yaptırmaya kalkarsanız, işte böyle kendi başınıza oynarsınız. Mevcut organizatör arkadaşların hali budur!

Peki, İstanbul Park'tan başka, dünyada herhangi bir pistte yarıştınız mı?

Ceyişakar: Çektiğimiz sıkıntılardan ötürü, bizim bu sene problemlerimiz var. İki hafta sonu İstanbul Park'ta yarışıyoruz. Sonra, iki yarış Çek Cumhuriyeti'nde, bir Macaristan'da, bir Hırvatistan'da, bir de Slovakya'da var. Gittiğimiz yerlerde insanlar bizi müşteri gibi karşılıyorlar. Bize öyle davranıyorlar. Bu muameleyi göremediğimiz tek yer ise, maalesef İstanbul Park. İstanbul Park, dünyanın önde gelen pistlerindendir. Karakteri itibariyle pilotlar tarafından çok sevilir. En büyük özelliği de saat yönünü tersine olmasıdır. Bizim de zevk aldığımız ve içinde olmaktan gurur duyduğumuz bir pist. Ama burada konu kalite değil, burayı işlettiklerini düşünen arkadaşların insanlara davranışları ve hak ettikleri organizasyonları sunamamasıdır. Diğer yandan bu pist şehre yakın. Dünyanın bazı yerlerinde, piste gidebilmek için, çok daha fazla yol kat etmek gerekiyor. Ancak çeşitli yöntemlerle bu iş çözülmüş. Toplu taşıma araçları, metrolar ve otobüsler gibi… Dolayısıyla bu işten kaçmanın en kolay yolu, boş tribünlere bakıp, insanları suçlamaktır. Burada asıl olan, insanlara gösterilen davranış, sunulan hizmetler ve insanları organizasyonun bir parçası yapamama beceriksizliğidir. Bu işi kim yönetiyorsa bunu kendine sormalı!

İstanbul Park'tan size dönecek olursak, günlük hayatta hangi otomobili kullanıyorsunuz?

Ceyişakar: Audi A6 Allroad sahibiyim. Bir oğlum, bir de kızım var. Bu yüzden aile olarak otomobile sığmak için, station bir araç kullanıyoruz. Bundan başka, yaz mevsiminde kullandığım bir de BMW M5 var. Bu aracı kullanmamın sebebiyse hız tutkum.

Bunlardan başka eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Ceyişakar: Kişisel bir şey yok. Bizim içinde bulunduğumuz GO Motor Sporları adlı bir organizasyonumuz var. Bu organizasyon, beş pilotun bir araya gelerek -size bahsettiğim sıkıntılardan ötürü- kendi işlerini kendilerini halletmek amacıyla kuruldu. Bu ilk yılı. Yine de Porsche GT 3 yarış otomobilleriyle gerek Türkiye'de, gerekse Doğu Avrupa'da uluslararası bir organizasyon gerçekleştiriyoruz. Sponsorlarımıza teşekkür ediyoruz. Desteklerin de artacağını umuyoruz. Amacımız yarışmak dışında, doğru organizasyonlar yaparak insanlara bu işi sevdirmek. Bir de eğitim ayağımız var. İnsanlara otomobil kullanmakla ilgili eğitimler vereceğiz. Türkiye'de eğitim verilirken otomobilin ne olduğu öğretilmiyor. Umuyorum ki yakın zamanda, hem motorsporları severlerin, hem de eğitim almak isteyenlerin hizmetinde olacağız.

Yazı: Yunus Emre Kabaoğlu

Cenk Ceyişakar'ın Yarış Kariyeri

Yıl Yarış Sonuç
2002 Türkiye Ralli Şampiyonası Grup N/Sınıf 3 Birinci
2004 İstanbul Ralli Şampiyonası Şampiyon
2006 İpragaz Honda Type R Cupası Şampiyon
2007 İpragaz Mitsubishi Evo 9 Kupası Dördüncü
2008 Castrol Porsche Cup GT Kupası İkinci
2008 Turkish Track Championship Şampiyon
2009 Castrol Porsche Cup GT Kupası Şampiyon
2009 Turkish Track Championship Üçüncü
2010 PCC-EE 2010 (Porsche GT 3 Kupası - Doğu Avrupa) Şampiyon

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.