otohaber_logo
Haberler
Opel 111 yaşında
Dünyanın en büyük otomotiv gruplarından biri olan GM’in Avrupa’daki lokomotif markası Opel, sırf kendine özgü yeniklikçi modelleriyle değil, kardeş markalara kazandırdıklarıyla da her zaman taze kan üretmeye devam ediyor.
Opel 111 yaşında


Otomotiv üretiminde 111'inci yılını kutlayan Opel'in serüveni, kurucusu Adam Opel'in 1862 yılında zamanın en yenilikçi ürünleri olan dikiş makinesi ve bisiklet üretimiyle başladı. Adam Opel, 1897 yılında Fritz Lutzmann'ın fabrikasını satın alarak yeni bir ortaklık yaptı. Opel, 1899'da ilk otomobilinin, Blitz kamyonun ve motosikletinin üretimine başladı. Fabrika Friedrich Lutzmann'a ait olduğu için Opel, Rüsselsheim'da yeni bir üretim tesisi kurdu. 2 yıl boyunca Lutzmann ile ortaklığını sürdüren Opel, 1901'de Lutzmann'dan ayrıldı ve Fransız Darracq markasıyla yeni bir lisans anlaşması yaparak, 1902 yılında 10-12 HP adındaki yeni modelini Hamburg Otomobil Fuarı'nda tanıttı. Bu modelde kullanılan 4 silindirli motorun dayanıklı yapısı ve aracın sağlam şasisi, 1903 yılında motorsporlarında başarılar kazanılmasını sağladı. 1911'de fabrikada çıkan yangın sonrasında, otomobil üretimine yoğunlaşmak isteyen Opel, dikiş makinesi üretimini bitirdi. Opel'in 1911'de üretmeye başladığı 40/100 HP modelinin 100 HP'lik motorunda kullanılan 4 supabın ikisi, silindir bloğunun üstünde, ikisi de yanındaydı. 3600 mm'lik dingil mesafesine sahip olan bu araç zamanının en lüks ve hızlı otomobillerinden biriydi. 1914 Almanya'sındaki en büyük motorlu araçları üreten Opel'in artık kendini daha fazla geliştirmesi gerekiyordu. Bu yüzden, 1920 yılında araçlarını test etmek üzere 1.6 km uzunluğunda bir pisti inşa edildi. Kendi pistindeki hız denemelerini yarışlara yansıtmayı amaçlayan Opel, 1921'de ilk yarış otomobilinin direksiyonunu Dr Fritz von Opel'e emanet etmiş ve Berlin'de düzenlenen ilk yarışı kazanmıştı. Opel, 1924'te yenilediği fabrikasında ilk olarak, "Ağaç Kurbağası" anlamına gelen Laubfrosch modelini üretmeye başladı. 1928 yılında RAK1 ile 0-100 km/s hızlanmasında 8.0 saniye gibi bir süreyi yakalayan Opel, yaklaşık 1 ay sonra roket motorlu RAK2 ile 238 km/s'ye ulaştı. 1929'a gelindiğinde Opel, bir sigorta şirketi kuran ve taksitli satışları fi nanse eden ilk marka oldu. 1929'da yaşanan ekonomik kriz sonrasında General Motors, Opel'in yüzde 80 hissesini satın aldı. Kalan yüzde 20'lik hisse de 1932'de Amerikalılara devredildi. Opel bu yıllarda lüks otomobil üretiminden daha çok, halka hitap eden ekonomik modellere ağırlık verdi. Opel ve GM'in birlikte geliştirdiği 1932 model 1.8 l'de görev yapan 1.8 lt'lik motor sıralı bir 6 silindirliydi. Oldukça sessiz çalışan bu motorun dışında, aracın süspansiyon sistemi, sorunsuz frenleri ve direksiyonu Opel'in tarihine altın harfl erle yazıldı. 1936'da P4 ile rekabetçi fi yatlar sunarken, 1936'da da efsanevi Kadett'in ilk örneğini tanıttı. Zengin bir donanım listesi sunan Kadett, 1.0 lt'lik motoruyla 98 km/s'ye ulaşırken 1938-1939'da Almanya'nın en çok satılan modeli olmayı başardı. Opel'in otomobil satışlarının artmasıyla geri planda kalan bisiklet ve motosiklet üretimi 1937'de NSU'ya devredildi. Kapitan modeliyle 1938'de yeniden lüks otomobil üretimine başlayan Opel, bu aracı 2 ve 4 kapılı sedan ile cabrio seçenekleriyle birlikte satışa sundu. Opel Kapitan'da görev yapan 2.5 lt'lik sıralı 6 silindirli motor, 55 HP gücündeydi. Kapitan bu motoruyla 126 km/s maksimum hıza ulaşırken ortalama yakıt tüketimi 13.0 lt/100 km idi. Kapitan, Almanya dışındaki ülkelerde Super 6 ismiyle satıldı. Yine 1938'de üretilmeye başlanan Opel'in en lüks modeli Admiral, 2 kişilik cabrio ve 6 kişilik Pullman olarak adlandırılan sedan seçenekleriyle sunuluyordu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Admiral'in üretimine son verildi. Admiral için geliştirilen 3.6 lt'lik motorlar 3 tonluk Blitz ismindeki kamyonlarda kullanılmaya başlanırken, savaş sonrasında Opel, 1.5 tonluk bu kamyonları üretmeye devam edecekti. 1947'de üretilmeye başlanan Olympia, 1952 yılına kadar sedan, cabrio ve station seçeneklerine sahipti. 1951 Kapitan'da kullanılan bağımsız süspansiyonlar ve 16 inçlik lastikler otomobilin konforunu pekiştiriyordu. Opel, Kadett modelinin lisansını Rus Moskwitsch fi rmasına vererek 400 modelinin üretilmesine katkı sağladı. 1958 yılında üretilmeye başlanan Olympia'nın dikkat çekici özellikleri arasında panoramik camlar, yuvarlak tasarım, geniş iç mekan, alçak sayılabilecek tavan, Olymat isimli otomatik şanzıman ve 1.7 lt'lik motor bulunuyordu. Rüzgar tünelinde test edilen, mekanik olarak açılıp kapanan kapaklı farlara sahip olan Opel GT ise 1968-1973 yılları arasında üretildi. 1972'de yüzde 20.4'lük pazar payıyla şirket yine Almanya'nın en büyük otomobil üreticisi oldu. Opel'in hem halk için ekonomik bir coupe sunmak, hem de 1970'de Ford Capri'ye rakip olması için geliştirdiği Manta, düşük yakıt tüketimi ve performansıyla öne çıkıyordu. Opel, 1972 yılında Record D ile yeni bir sayfa açtı. Aerodinamik olarak tasarlanan, konforuyla ve dizel motoruyla ön çıkan Record, coupe, station ve sedan karoser seçeneklerine sahipti. Egzoz emisyonlarını azaltmak için çalışmalara başlayan Opel, 1982'de üretilmeye başlanan son Ascona'da, LE jetronik enjektör sistemini ve katalizatörü kullanırken Nisan 1989'da, egzoz emisyon kontrol donanımını tüm modellerinde standart olarak sunan ilk Avrupalı üretici oldu. 1986'da Record'un yerini alan Omega, 0.28 cd'lik sürtünme katsayısına sahipti. 1982'de üretilmeye başlanan Corsa'nın 2 ve 4 kapılı hatchback ile sedan modelleri vardı. Corsa, konforlu süspansiyonları ve düşük yakıt tüketimiyle öne çıkıyordu. 1987'de üretilen ikinci nesil Senator'de ABS ve katalizatör standarttı. Senatör'ün 4 kademeli otomatik şanzımanında Power, Economy ve Winter programları vardı. 1988'de üretime alınan Vectra, sedan ve HB olarak sunulurken, 1991 Cenevre Otomobil Fuarı'nda tanıtılan Frontera, Opel'in Isuzu ile birlikte geliştirdiği bir SUV'du. Tasarımıyla oldukça ilgi toplayan ikinci nesil Omega, Senator'ün üretiminin bitmesinin ardından markanın en büyük otomobili olurken GM, bu modelde birkaç küçük görüntü değişikliği yaparak ABD pazarında bu Opel'i Cadillac Catera adıyla sundu. Opel, 1995'den itibaren tüm otomobillerinde sürücü ve ön yolcu için tam boy havayastığını standart olarak sunmaya başlarken, Full Cell (Yakıt Hücresi) teknolojisi üzerinde yaptığı çalışmalar devam eden yeni teknolojilerindendi. Bu yıllara kadar uzun ömürlü otomobiller üreten Opel, 90'ların ortalarında baş gösteren kalite sorunlarından dolayı hem pazar payını hem de imajını kaybetmeye başladı. Bu sorunlar, ikinci nesil Astra'nın (Astra G) sadelik içersinde büyük bir titizlikle tasarlanmasına neden oldu. Lotus'un desteğiyle geliştirilen yürüyen aksam dönemin en başarılarındandı. Lotus Elise baz alınarak geliştirilen Speedster, markanın yeniden yükselişe geçmesi için bir işaretti. Speedster'ı takip eden GT, yine bir roadster olarak üretildi. Opel'in Agila, Corsa, Tigra, Astra, Zafi ra, Meriva, Insignia ve Antara modelleri güncel otomobil modellerini oluşturuyor. Combo ve Renault-Nissan ortaklığıyla üretilen Movano ve Vivaro ise güncel ticari Opel modellerini oluşturuyor. Opel, geliştirdiği modellerinden bazılarını Avustralya'da Holden'a, İngiltere'de Vauxhall'a, Kore'de Daewoo'ya Amerika'da Saturn'e vererek bu markaların model yelpazesine katkıda bulunuyor. Çeşitli Opel modelleri, Meksika, Brezilya, Çin ve Rusya pazarında yine Chevrolet logosu altında satılmaya devam ediyor. Grup 2009'u zararla kapatması nedeniyle bazı modellerini Opel'den Chevrolet'e yöneltse de yine de GM'in lokomotif markası olmaya devam ediyor.

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.