otohaber_logo
Haberler
Söyleşi: Otomotivde Her Üniversiteye İş Var
Türkiye’nin en önemli ihracat kalemlerinden biri olan otomotiv sektörü, üniversite öğrencilerinin de hayallerini süslüyor. Sektöre girişin ve yükselişin anahtarlarını, 32 yıldır Mercedes- Benz’e en iyileri seçmeye çalışan, markanın İnsan Kaynakları Müdürü
Söyleşi: Otomotivde Her Üniversiteye İş Var

İşe ilk başladığınız dönemlerdeki otomotiv sektörü ile şimdiki arasında bir değerlendirme yapar mısınız?

O zamanlar otomotiv ihracatını Mercedes- Benz başlattı. Şimdi ise Türkiye'nin otomotiv sanayi Avrupa'nın en önemli endüstri ülkelerini geçti ve dünyada önemli bir yere geldi. 1.000 kişi olan istihdam, şimdi 5.000 kişi oldu. Ayrıca otobüs sanayi de uçak sanayi gibi çok fazla mühendise ve teknolojiye ihtiyaç duyan ve çok sayıda kişiyi istihdam eden bir endüstri haline geldi.

Sektör her anlamda çok değisti. Peki size gelen iş başvuruları ne kadar değişti?

İşsizlik olan ülkelerde iş arayışları içerisinde eş dost kavramı artıyor. Türkiye de böyle. 32 yıldır bunlarla uğraşıyorum. Fakat başarılıyız. Bugün Mercedes-Benz'e 24.000'den fazla beyaz yakalı başvurusu var. Yılda 1.000'e yakın stajyer geçiyor. Bunların içinde yasa gereği istihdam etmek zorunda olduğumuz kısa dönem ve uzun dönemli stajyerler var. Ayrıca yaz döneminde gelen stajyerler de bulunuyor. Bunun dışında mavi yakalıların yüzde 70 ya da 80'ini, beyaz yakalıların da yüzde 70'ini biz istihdam ediyoruz. İstihdam edilenleri belli bir dönem yurt dışına da gönderiyorsunuz.

Yurtdışına gönderdiğiniz önemli isimler var mı?

Buraya Almanya'dan çıraklar geliyor ve bizimkiler de gidiyor. Devletin Eramus projesi gibi. Şu anda Çin'de yönetim kurulunda olan bir arkadaşımız var. Almanya'da satış, kalite kontrol ve geliştirme bölümlerinde yönetici olarak çalışan çok sayıda arkadaşlarımız var. 22 personelim yurt dışında uzman ya da yönetici olarak çalışıyor. Umut ediyorum geri dönecekler ama oraların da cazip şartları bulunuyor ve bu yüzden dönemeyebilirler. 24.000 beyaz yakalı başvurusu alıyorsunuz. Bu, günde 75 CV eder.

Peki 30 yıl önce durum nasıldı?

30 yıl önce, ilginçtir dosyalama bile yapmıyorduk. Ancak ihtiyaç olursa gazete ilanı verilirdi. Yöneticime 20 Salih Ertör "Gazeteye verdiğimiz ilanları bir de panolara asalım, belki şirket içinden de bu kadroya talip olmak isteyenler olabilir" dedim ama o zamanlar bu bir problemdi. Bunların hepsi kurumsallaştı şu an. O zamanlar tanıdık kullanmaya uğraşılırdı. Ayrıca yabancı dil de çok önemli. Yabancı dil bilen müracaatçı sayısı çok azdı. Şu anda ise bizim uzun dönemli stajyerlerimizin yüzde 80'i iki yabancı dil biliyor. Bu diller Almanca ve İngilizce.

Otomotiv sektörüne girmek için bir öğrencinin neler yapması gerekir? Ya da öğrenci olmayan biri bu sektöre nasıl dahil olabilir?

İlk önce arzusu ve tutkusu olması lazım. Gelişimden tutun müşteri hizmetlerine kadar tüm süreçleri araştırmalı. Eğer üretim de varsa ki bir yerde en önemlisi o, geliştirme var, üretim, satış ve satış sonrası hizmetler var. O zaman da diğer yan fonksiyonlar da var. Muhasebe, destek hizmetleri, insan kaynakları, satın alma gibi... Bütün bunlar bir resmin tamamını gösteriyor. Otomotiv sektöründe insanların, özellikle rotasyon imkanı da varsa kendilerini iyi hissedebilecekleri, aynı zamanda katma değer sağlayarak memnun olabilecekleri bir iş ortamını bulma imkanı daha fazla. Bunu görürlerse ve kendileri için cazip olan seçeneği tespit ederlerse, iş kendileri için aksiyon planı yapmaya kalıyor. Bu konuda ilk adımların, staj, bilgi edinmek ve şirketle irtibata geçmek olduğunu düşünüyorum.

O kadar çok bölüm saydınızki, hemen hemen üniversitelerin bütün bölümlerinden otomotiv sektörüne öğrenci yetişebileceğini gösteriyor.

Bizim beyaz yakalılarımızın yüzde 50'sinden daha fazlası mühendistir. Bunun da büyük bir çoğunluğu makine mühendisi. İkinci büyük çoğunluğu ise endüstri mühendisleri oluşturuyor. Daha sonra çevre ve kimya mühendislikleriyle birlikte diğer tüm mühendislik birimlerinden de arkadaşlar bulunuyor. Mühendislik dışında da daha çok işletme, ekonomi ve diğer sosyal branşlardan da çalışanlar mevcut. Çünkü ihracat var.

Yılda kaç kişi alıyorsunuz Mercedes-Benz'e?

İhtiyaca göre değişiyor. Aksaray da dahil olmak üzere beyaz yakalı 150 ile 200 kişi alıyoruz.

Sektöre girmek için otomobili sevmek yeterli mi?

Bayilerimiz de var tabi. Ama otomobili ve satışı sevmek, bir yeteneğe çevrilmediği sürece yetmez. Yaş ağaç kesmiyoruz. Kuru bir ağacı kesmek istiyorsa birisi, önce istemeli ve sonra iyi bir baltası olmalı. Sırf balta ve yetenek yetmiyor, istemek de önemli.

Üniversiteler arasında ilk 5 yapabilir misiniz?

Eskiden Alman üniversitelerinden gelenler daha öncelikli olabilirdi. Şimdi YTÜ'den mezun olanlar daha çoktur. Ardından İTÜ gelir. Çünkü nitelikli ve çalışmak isteyen insanlar bizde de tercih edilir.

Salih Ertör'e kısa kısa otomotiv sektörü kısımları ve bu bölümler için üniversite bölümlerini tercih ettiklerini sordum. İlk bölüm pazarlama

Pazarlama deyince kendi içinde satış ve satış sonrası hizmetler diye ikiye ayrılıyor. Makine mühendisleri, endüstri mühendisleri, işletme mezunları öncelikli olarak bu bolümde istihdam edilebiliyor. Ama noktasal işe alımlarda lisans mezunu olup pazarda da deneyim edindiyse o kişi mezuniyeti çok önemli olmaksızın direkt istihdam da edilebiliyor.

Satış departmanına kimleri alıyorsunuz?

Satış özel bir iş ve orada kişinin satışla meşgul olması önemli. Bu yüzden bu alanda endüstri ve işletme mezunu olabilir. Yeni mezun alıp yetiştirmek istediğinizde o kişi satışta aradığını bulamayıp farklı fonksiyona başlayabiliyor. Ya da bir mühendis bir süre sonra satış bölümünde yer alabiliyor. Anladığım kadarıyla tam bir yelpaze var. Çok farklı yerlerden kişilerin özelliklerini değerlendirmek zor olmalı... Ertör: Tabi. Onun ne istediği ve neden istediği önemli. Biz de aynı fikri paylaşıyormuşuz diye kontrol ediyoruz. İşin içerisine tecrübe de girerse ilgiyi çok fazla irdelemeye gerek yok. Ama bu uzun dönemli stajyer istihdamının ardından nokta atışlarımız oldukça azaldı. Bu şirkette iyi bir yönetici olmak için kaç yıl geçmesi gerekir? Ertör: Bu soru, yönetici doğulur mu yoksa olunur mu sorusu gibi oldu ama bence ikisi de gerekli. Hem aileden bir şeyler gelmesi hem de sürekli olarak bu sorunun kendine sorulması gerekir. 32 sene geçse bile. Yaptığım yanlışı bir daha nasıl yapmam diye sürekli telkin etmek gerekir. En azından öğretmek isteyen bir kişiliğe sahip olmalı.

Bir kişi çok müthiş bir deha değil ise 10 ya da 15 yıl beklemesi mi gerekir?

İlk yöneticilik kademesi için ortalama 5 yıl. Orta düzey için 8 ya da 10 yıl. Dediğiniz gibi özgür olabilmek için patron olmak gerekir. Burada patron genel müdür. Peki, nasıl genel müdür olunur? Ertör: Bizim içimizden yetiştirdiğimiz genel müdürler hem bu şirkette ve hem dışarıda vardır. Mesela Borusan'ın Otomotiv CEO'su Eşref Biryıldız bizde yedek parça bölümünde başlamıştı. Ahmet Dördüncü, Sabancı'nın CEO'su yine bizim yedek parça bölümünden başlayarak hem burada hem dışarıda başarısını kanıtlayan bir yöneticidir. Bu isimlerin ortak noktası ise Allah vergisi yetenekleri dışında değerleri var ve o değerler doğrultusunda azimle ve yılmadan kendilerini motive edebiliyorlar. Onlar, hem çalışan hem çalıştıran insanlar.

Peki, şans yüzde kaçtır bu işte?

Bence yüzde 80 yetenektir. Doğru zamanda doğru yerde olmak da önemli.

Bir işe alma süreci nasıl işler?

Farz edin bir pozisyon açtınız… Ertör: Ciddi sayıda müracaat oluyor ve ön eleme yapılıyor. 800'e yakın başvuru olabiliyor. Ön eleme sonrası sayı 35 ya da 40'a kadar düşüyor ve bundan sonra yönetici ile paylaşımda bulunuluyor. Daha sonra 8 ya da 10 kalıyor ve bu kişiler çağırılıyor. Bu süreç bir ya da bir buçuk ay sürüyor. Süreç bitmeden de bu 800 kişiye toplu olarak geri bildirim olmuyor. Pozisyon kapandığında ise başvuru yapanlara mutlaka geri dönülüyor.

Son olarak yeni mezunlara sektörle ilgili söyleyebileceğiniz artılar ve eksiler neler?

Buraya baktığınızda çalışma ortamı olarak güzel fakat şehrin dışında. Ama böyle bir fabrikayı da şehrin göbeğine kuramazsınız. Taksim'de ya da Nişantaşı'nda oturayım, bir köşede kahvemi içeyim, derseniz, onu biz teklif edemeyiz. Bazı fedakarlıklara katlanıp sabretmek lazım. Küçük şirketlerde insanı derhal bir sorumluluk içerisine sokabilirler ve daha değişik işler verebilirler. Çünkü verdiklerinin karşılığını hemen almak isterler. Biz ise daha çok yatırım yaparız. Önce görür ve dener, ardından sorumluluk yükleriz. Burada eğer sabrınız olursa çok fazla şey öğrenme ve planlı programlı çalışma kültürüne alışma şansınız var. Ama çok çabuk yönetici unvanı alıp, her konuda hür olayım hevesi içinde olursanız zorlanabilirsiniz.

Yazı: Volkan Demirkuşak

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.