otohaber_logo
Test Merkezi
Karşılaştırma - Jaguar E-Type Roadster, Range Rover Evoque Cabriolet
İngilizler sürpriz hazırlamak konusunda usta bir halk. Bir zamanlar Jaguar, bir cabrionun estetikten taviz vermeden nasıl alçaltılacağını gösterirken, bugün Range Rover yerden yüksek cabrioyu yorumluyor.
Karşılaştırma - Jaguar E-Type Roadster, Range Rover Evoque Cabriolet

Almanlar otomobili, Fransızlar motorsporlarını ve Amerikalılar da seri üretimi icat etti. İngilizler ise benzer bir öncü rolüne sahip değil. Ancak söz konusu yaratıcı fikirler olduğunda İngilizlerin sesi de çok yüksek çıkıyor. Bir düşünün, trafiğin soldan aktığı ülkeden gelen katkılar olmasa otomobilin gelişimi ne kadar da sıkıcı ve tek düze olurdu: Herbert Austin henüz 1896 yılında Wolseley için ortadan motorlu üç tekerlekli ve bağımsız arka akslı ilk otomobilini üretti. Bundan 10 yıl sonra Frederick Lanchester, koltukları öne çekilmiş dört tekerlekli bir araçta 6 silindirli bir motora yer verdi. Daimler Motor Company, 1926 yılında Double Six modelinde 12 silindirli supapsız bir motor kullandı. İngiliz dehaların bir kısmı tarihin tozlu sayfalarında kalırken, bazıları farklı yollardan ilerledi.



William Lyons da bu isimlerden biri. Bay Lyons, markası Jaguar ile yüksek hızlara çıkabilen spor otomobillerin yaygınlaşmasını hızlandırdı. 1960 yılına kadar 200 km/s ve üstü hızlar sadece yüksek sosyeteye tanınmış bir ayrıcalıktı. Bu gibi yüksek hızlar elde edebilmek için özel üretim yüksek performanslı motorların görev yaptığı hafif metal karoserli çok pahalı yarış otomobillerine ihtiyaç duyuluyordu. William Lyons, 1961 Cenevre Otomobil Fuarı'nda ilk kez tanıtılan Jaguar E-Type ile orada toplanmış olan tüm otomobil endüstrisinin büyük ilgisini çekmiş ve fuarın yıldızı olmuştu. Nispeten geniş kitlelere hitap eden bir spor otomobil süper starların arasına karışmıştı.



Jaguar'dan bakıldığı zaman Range Rover aşılmaz bir kale gibi görünüyor.?

Her yönden çok çekici

E-Type, o döneme kadar otomobil endüstrisinin benzerini pek de görmediği kadar yere yakın bir otomobildi. Pek çok Maserati ve Ferrari'den hızlı olan otomobil çok heyecan verici bir tasarıma sahipti ve rakibi olarak görülen otomobillerin yarı fiyatına satılıyordu. Fiyat demişken, o tarihte bir E-Type Roadster'ın fiyatı tam olarak 25.000 Alman Markı'na denk geliyordu. Otomobilin tasarımı aerodinamik verimlilik ve tutkulu duyuların sansasyonel bir karışımıydı. Efsane otomobil gazetecilerinden biri olan Fritz B. Busch, 1961 yılında kaleme aldığı makalesinde Jaguar'dan şöyle bahsediyor: "Dünyanın en güzel kadınlarından biri, E-Type'ın iki adım yanında, üzerinde sadece bikiniyle otursa bile onu fark etmezdim." 56 yıl önce yapılan bu yorum, bugün de geçerliliğini koruyor. Jaguar imajı geçtiğimiz yüzyıla ait bu tasarımdan hala faydalanıyor.



Evoque Cabrio'da görüş açıları tavan açıkken harika. Ön cam çerçevesi araca binerken rahatsız ediyor.

Land Rover'da ise işler biraz farklı yürüdü. Spencer King ve David Bache, 1960'lı yılların sonunda binek bir otomobilin konforunu ve tarzını sunabilecek bir arazi aracı geliştirme fikrine kapıldı. Ve bu fikrin sonunda British Leyland, 1970 yılında modern lüks SUV'ların atası sayılabilecek olan otomobili sahneye çıkartırken otomobile uygun isim de bulunmuştu: Range Rover O tarihten bu yana sadece İngiltere'nin kaymak tabakası değil, dünyanın büyük bir kısmı her koşulun altından kalkmak için garajda iki otomobilin olmasını yeterli görüyor: Üstü açık bir Jaguar ve bir Range Rover. Her iki firma da yeniden aynı çatının altında yer aldığından bu yana İngilizlerin ne zaman şaşırtıcı bir fikirle karşımıza çıkacağı sadece bir zaman meselesiydi ve nihayet gerçekleşti: E-Type ve Range Rover'ın karışımı için alkış zamanı, karşınızda Evoque Cabriolet!

Evoque Cabriolet, türünün ilk örneği olarak kabul ediliyor: Dünyanın tavanı tamamen açılan ilk lüks SUV'u. Otomobilin sürüş pozisyonu her koşulda çevreye hakim olmayı sağlayacak kadar yüksek.

Range Rover ve E-Type'ı benzersiz yapan özellikler Evoque Cabriolet'de bire bir karşımıza çıkmıyor. Ancak otomobilin, kendi dönemleri için çok uç örnekler olan bu iki otomobil arasında sağlam bir köprü kuruyor. Virajlı kır yollarında keyifli ve çevik bir gezinti sonrasında 200 km/s'nin üstünde bir hızla şehre dönmek mümkün. Dört kişiyi ağırlayabilen Evoque Cabriolet ile asfalt dışında da küçük kaçamaklara izin var. Sürüş hissi otomobilde ön planda. Yerden yüksek ve ferah bir biçimde oturan sürücü, heybetli bir karoser tarafından korunduğunu, ancak bu esnada basık ön camın ardında sportif bir biçimde yer aldığını biliyor. Sürücünün göz ucundaki motor kaputu kendi çapında kuvvetli bir fırtına kopartacak kadar güce sahip olduğu mesajını veriyor.



Jaguar her haliyle boş şeritlerin efendisi olmak istiyor.

Evoque Cabriolet, bir dönemin en hızlıları arasında yer alan E-Type'tan daha güçlü bir otomobil. E-Type'ın sonsuzluğa uzanıyormuş gibi hissettiren ikonik motor kaputunun altındaki 3,8 litrelik sıralı 6 silindirli motor SAE normuna göre 265 HP üretiyor. Bugün kullandığımız DIN standartları dikkate alındığında Roadster'ın gücü 210 HP'ye geriliyor. E-Type'ı kullanmak çocuk oyuncağı değil. Yönlendirme, fren ve vites değiştirme için vücut kuvveti gerekiyor. Aynı şekilde otomobili takip etmek ve yapacaklarına hazır olmak gerekiyor. Zira 106 mm'lik silindir strokuna sahip sıralı 6 silindirli motor, gaz pedalından gelen emirlere Tiger Woods'un vurduğu bir golf topu gibi fırlayarak yanıt veriyor. 0'dan 100 km/s'ye ulaşmak için gereken süre 7 saniye. 240 km/s'de son bulan maksimum hız gerçek bir adrenalin patlaması yaşatıyor. Çünkü bu hızlarda rüzgar tente başta olmak üzere otomobilin kokpitindeki pek çok elemanı parçalamak istiyor. Jaguar E-Type ile bozuk zeminlerde hızı azaltmak şart. Bunun tek bir nedeni var: Omurları korumak! Arazi mi? Duymamış olalım.



E-Type yumuşak bir karakter değil. Deri koltuklar ve ahşap direksiyon simidi nasırlara yol açabilir.

Range Rover, Jaguar'ın 6 silindirli motorunun hacminin sadece yüzde 52'sinden DIN standardında tam 240 beygir üretiyor. Ve sürücü bu yüksek gücün farkına bile varmıyor. 9 ileri vitesli gelişmiş bir otomatik şanzıman güç aktarımını sessiz ve huzurlu bir enerji akışı biçiminde gerçekleştiriyor. Yerden yüksek cabrio, 0-100 km/s hızlanmasını 8,6 saniyede tamamlayıp 209 km/s'lik maksimum hızına zorlanmadan ulaşıyor.

Otomobilin bir centilmenler kulübüne aitmiş gibi hissettiren ön koltuklarında tavan açıkken dahi sesinizi yükseltmeden konuşabiliyorsunuz. Ve bu otomobille yapılan uzun yolculuklar manzara gezintilerine dönüşüyor.


E-Type 3.8 ROADSTER


Sıralı 6 silindirli, 12 supap, 3781 cc, 195 kW/265 SAE-HP 5500 d/d, 353 SAE-Nm 4000 d/d, 4 ileri vitesli manuel şanzıman; U/G/Y: 4454/1657 /1222 mm, boş ağırlık: 1290 kg, 0-100 km/s: yaklaşık 7 sn, maksimum hız: 240 km/s, yakıt tüketimi: yaklaşık 16 lt/100 km

Evoque CABRIOLET

Sıralı 4 silindirli, 16 supap, 1999 cc, 177 kW/240 HP 5800 d/d, 340 Nm 1750 d/d, 9 ileri vitesli otomatik şanzıman; U/G/Y: 4370/1985/1609 mm, boş ağırlık: 1936 kg, 0-100 km/s: 8,6 sn, maksimum hız: 209 km/s, yakıt tüketimi: 8,6 lt/100 km


Yazı: Karsten Rehmann, Eray Özgür

Fotoğraflar: Daniela Loof

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.