otohaber_logo
Haberler
Audi quattro 30 yaşında
Otomobil tarihinin devrim niteliğindeki yeniliklerinden biri olan quattro, yani Audi’nin 4 tekerlekten çekişli aktarma teknolojisi, 30 yılda markanın geleceğini şekillendirirken yeni bir çağa da öncülük etti.
Audi quattro 30 yaşında
Otomobil tarihinde ilk 4 tekerlekten çekişli otomobil Fransız Georges Latil tarafından 1926 yılında üretilirken yine 4WD sistemi 1971 yılında Subaru ile yaygın olarak tanınmaya başlandı. Ayrıca kamyon, arazi aracı veya traktörlerde 4 tekerlekten çekişli aktarma sistemleri vardı. Ancak bunların tamamı arazide gidebilmek için 4 tekerleğini tahrik ediyorlardı. Audi ise 4 tekerlekten çekiş özelliğini arazide değil normal yol şartlarında aracın sürüş özelliklerini arttıracağı için gerekli bir sistem olarak gördü ve quattro'nun çalışmalarına 1970'lerde başladı. Audi'nin otomobil geliştirme şefl eri Jörg Bensinger ve Walter Treser, 4 tekerlekten çekişli ilk prototipi 1971 yılında geliştirdiler. A1 adlı bu konseptte Volkswagen Iltis'in aktarma yapısı örnek alınırken karoser olarak da zamanının güncel modelleri esas alınmıştı. Bu aracın geliştirme amaçlarından biri de rallilerde de başarı elde etmek olduğu için 1978'de Audi Spor Departmanı kuruldu. Burada çalışan mühendislerin çalışmalarını engelleyen büyük bir engel vardı. Iltis veya Munga'dan alınan 4 tekerlekten çekiş sistemleri büyük, ağır ve hantaldı. Bu mekanik sistemi otomobile taşımak ise hayalcilik gibi görünürken ortaya çıkan sonuç şuydu: Yeni ve daha hafif bir şanzıman ve diferansiyel üretilmeliydi. Audi mühendisleri geliştirdikleri merkezi diferansiyel sayesinde motor, gücünü ön ve Iltis'ten alınan arka diferansiyele aktarmayı sorunsuzca gerçekleştirecekti. Audi Coupe Quattro ya da Audi 80 Coupe Quattro'nun tasarımcısı Hartmut Warkui bu aracı geliştirirken Audi 80'den esinlendi. İlk quattro, Mart 1980'de Cenevre Otomobil Fuarı'nda tanıtılmasının ardından üretilmeye başlandı. Herkes Audi Coupe Quattro'nun aktarma yapısından bahsediyordu. Özellikle aktarma sisteminin hafifliği, merkez diferansiyel ve 26,3 cm uzunluğundaki şaftı, motor gücünün yarısını ön, yarısını da arka aksa aktarıyordu. Virajlarda karşılaşılan ön ve arka akstaki tekerleklerin farklı hızlarda dönme sorunu her 2 akstaki diferansiyel yardımıyla çözülüyordu. quattro sistemi, 1982'den itibaren tüm Audi modellerinde uygulanmaya başlandı. 1986'da Torsen adlı merkez diferansiyeli Audi 80'de tanıtılırken 1988'de de Audi 90 Coupe'nin arka diferansiyeli elle kilitlenebiliyordu. Yenilikler zamanla TDI motorlu, cabrio, coupe ve station karoser ile birlikte yaygınlaşmaya başladı. Hatta Audi, V8 ile lüks otomobilde de 4 tekerlekten çekişli aktarmanın uygulanacağını ispatlarken 1990'ların ortalarında A3 modelini geliştirirken yine bir sorunla karşılaştı. O ana kadarki quattro, Audi'lerde önden çekişli de olsa boyuna motor ile görev yapıyordu. Ancak A3'te enine motor kullanmak isteyen mühendisler bu araçta torsen tipi diferansiyelin çalışmasının zor olduğunu düşündüklerinden Haldex tipi bir kavrama kullanmaya karar verdiler. Haldex kavrama, motor bölümünde yer olmadığı için arka aks üzerine yerleştirildi. Bu, quattro için yeni bir evrimdi. İkinci bir gelişim ise Audi'nin ortadan motorlu süpersporu R8 idi. Viskoz kavramaya sahip bu modelde bir merkezi diferansiyel üzerinden motor, gücünü yüzde 15 ile yüzde 30 arasında değişen oranlarda ön aksa aktarıyor. RS5'in merkez diferansiyelinde görev yapan planet dişli sistemi ise şaftın dönüş hızıyla paralel olarak torku da değiştirebiliyor. Bugün markaların çoğunda 4 tekerlekten çekişli aktarma bulunurken bunda Audi'nin katkısı tartışılmaz.

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.